Bumerang - Yazarkafe

28 Eylül 2017 Perşembe

MANTARLI BÖREK.......



بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم 
Bismillahirrahmanirrahim......
Benim gözde tariflerimden birini daha paylaşmak istiyorum .... Helva ve baklavanın ardından üçüncü sırada yerini alabilir bu tarif .... Neden bu zamana kadar paylaşmadım bende bilmiyorum gözden kaçtı herhalde hatta blokta yazdıklarımı taradım yazmış olmam lazım bu tarifi diye ama yok yazmamışım . Çok sevilen ve sorulan bir tarif, mantarlı böreği yiyen birisi böreğin içinde mantar olduğunu öğrendiğinde o kadar şaşırmıştı ben onun mantar olduğunu anlamadım patlıcan sanıp yedim demişti. Damak zevki tabi herkesin farklı ama en azından mantar ve patlıcandan hoşlanıyorsanız bu tarifi yapın derim. Bizim kızlar da çok sever bu böreği hatta biraz ara versem bayadır yapmadın diye isterler. Kolay bir börek sizde en yakın zamanda deneyin derim . Afiyet olsun....

MALZEMELER


  • 5 Adet yufka 
  • 500 gr. mantar 
  • Yağ,tuz baharat 
  • Peynir (istediğiniz peynir) 
  • Bir kaşık salça 
  • Bir adet Soğan 
  • Biber (istediğiniz biber çeşidi)
  • Bir su bardağı süt 
  • 3 yumurta 
  • Yağ 
ÜZERİ İÇİN 
  • Soda 
  • susam ,çörek otu 

YAPILIŞI
Mantarlı iç harcı yaparak başlıyoruz Soğanı yağda bir süre kavuruyoruz içine biberleri ekleyip onlada çevirip içine salçayı ekliyoruz temizleyip istediğimiz gibi doğradığımız mantarları da ekleyip mantarlar suyunu salıp çekene kadar kavuruyoruz.Tuzunu baharatını ekleyip son olarak evde ne peynir varsa ocaktan alırken ekleyip karıştırıyoruz.


İç harcımız hazır ben genelde tepsiye döşeme yapıyorum ama isterseniz sarma börek gül böreği gibi de yapabilirsiniz. Böreğin iç harcına yumurta, süt, yağ karışımını yufkaların arasına sürüp tam orta kısmını mantarlı harcı koyup yufkalar bitince böreği kesip üzerine kalan harcı ve bir şişe soda döküp pişiriyoruz.Pişirmeden birkaç saat önce bu şekilde üzerine streç filmle kapatarak buzdolabında bekletebilirisiniz daha güzel olur.  Dilimleyip servis yapabilisiniz...
Afiyet olsun...




27 Eylül 2017 Çarşamba

DOLAP YENİLEME


بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم 
Bismillahirrahmanirrahim......





























Belki yirmi senelik lacivert renkli, cam dolabı boyayarak yeniledim salonda yerini aldı bile, çok ta güzel oldu . 







Dolabı yenilerken  Rıch Multi Surface Alacatı boya ve aynı boyanın yarı mat cilasını kullandım, fırça olarakta her   nalburda bulabileceğiniz ince fırça kullandım . Boya kokusuz ve çok kolay uygulanıyor. İlk katı boyayı biraz sulandırarak astar olarak attım onun üzerine de dolabın rengi kapanana kadar boyadım. Boya katlarının tamamen kurumasını bekledim ki daha iyi sonuç alabileyim. En son kata da cilayı sürdüm ve harika bir sonuç elde ettim . Yalnız camlara boya sürülmesin diye çektiğim bantı çıkarmak beni çok yordu bantın yapışkan bölümü camda kaldı belki  camı temizlemek için tüm dolabı boyamaktan daha fazla emek ve zaman harcadım. Bu da bana tedcrübe oldu  demek ki bant çekmek pek akıl karı değil. 

Sizde evde atılacak derecede kötüleşmiş mobilyalarınızı birkaç küçük dokunuşla yenileyip tekrar kullanabilirsiniz. Şimdiden kolay gelsin ....

26 Eylül 2017 Salı

GHEE,CLARIFIED ..... SADE YAĞ YAPIMI




بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم 
Bismillahirrahmanirrahim......





















Sade yağ mucizevi bir yağ yüzyıllardır dünyanın çeşitli yerlerinde ve anadolumuz da kullanılan ama şimdilerde unutulmaya yüz tutmuş şifa kaynağı muhteşem bir lezzet. 






















Hindistanda Ghee denilen ve ilaç olarak ta kullanılan avrupa da clarified denilen anadoluda da sade yağ denilen oralarda hala çok sık kullanılmasına ve marketlerden bile temin edilebilmesine rağmen bizde sadece urfa bölgemizde kaldı desek yeridir.




Sade yağ Osmanlı Saray Mutfağında da sık kullanılıyor ve revgan-i sade deniliyor. Bu dönemde sade yağ saray mutfağı için Mustafapaşa Ürgüp’den getiriliyor .











Aslın da sade yağ ihtiyaçtan doğmuştur içinde ayran ve süt kalıntıları olan tereyağı çabuk bozulur ve muhafaze edilmesi sorun teşkil edince insanlarda bu tereyağını içindeki % 85 olan yağ oranı eritilip içindeki süt ve ayran kalıntılarından ayrıştırılıp sade yağa dönüştürüp yağ oranı % 99'a kadar çıkartıyor böylece sade yağın yanma derecesi 240 °C oluyor Ghee kolay bozulmadığı için buzdolabına koymaya gerek kalmıyor. Bir sene kadar böyle saklayabiliyor. 


SADE YAĞIN FAYDALARI 

Oda sıcaklığında katıdır ancak vücut sıcaklığında erir. Yani vücuda girince kolaylıkla erime özelliği gösterir. Sade yağ içindeki kazein ayrıştırıldığı için süt ürünlerine alerjisi olanlarda rahatlıkla tüketebilinir. Gheede yağda eriyen A ve E vitaminlerince zengindir, K2 ve CLA gibi antioksidanlar içerir. Mide asidi salgısını dengeler. Böylece sindirim süreci daha sağlıklı olur. 

Sade yağ hafızayı ve direnci arttırdığı, cildi beslediği, hastalıklara karşı vücudu koruduğu belirtilir. Ayrıca ayak ve el çatlaklarına karşı krem gibi sürülebilir.


Sade yağın yapılışına geçelim; 



Tereyağını tenceremize alıyoruz kısık ateşte erimeye başladıkça üzerinde köpükler oluşmaya başlıyor bu köpükleri sürekli tamamen bitene kadar alıyoruz ve dibine de parçacıklar çöküyor işte tereyağının bozulması ve sağlıksız olan kısımları bunlar, yağın tamamen temizlenmesi bir saati buluyor. 











Elde ettiğim bu saf yağı muhafaza edeceğimiz kaplara alıyoruz ilk önce sıvı olan bu yağ daha sonra donup boza kıvamına geliyor bu yağı oda sıcaklığında güneş almayan bir yerde muhafaza ediyoruz. 
Ben yaptığım yağı çok beğendim özellikle tereyağdan vazgeçemediğimiz pilavlar, baklavalar ve çorbalar için ideal ama yapımı uğraştırıcı bende hazır almaya karar verdim araştırdım Urfa'da birkaç tane önerilen firmaya ulaştım.  


Sağolsun bu sorunumuda Sevgi Abla halletti Urfa'ya bayram ziyareti için gittiğinde bana sade yağ ve urfa peyniri getirdi yerinden almak daha başka tabi hiç olmazsa bildiği güvendiği yerden alıyor insan. 



ŞEFTALİLİ TART PASTA GÖRÜNÜŞÜ VE LEZZETİYLE HARİKA


بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم 
Bismillahirrahmanirrahim......



Bayadır paylaşımda bulunamıyorum Yusuf'umun okulu açıldı koşturmaca derken bloğu ihmal ettim bu aralar ama bunu telefi edecek bir tarifle geldim sizlere. Şeftali sezonu bitmeden kolay mı kolay lezzetli mi lezzetli şeftalili tart pastanın tarifini paylaşacağım.

KEK MALZEMELERİ


  • 2 yumurta
  • 2 kahve fincanı toz şeker
  • 1 kahve fincanı süt
  • 1 kahve fincanı sıvı yağ
  • 3 kahve fincanı un
  • 1 paket kabartma tozu
  • Yarım  paket vanilya
KREMA MALZEMELERİ

  • 100 ml. süt
  • 100 ml. süt krema(yarım kutu)
  • 1 paket krem şanti
  • yarım paket vanilya 
ÜZERİ İÇİN MALZEME

  • 2-3 adet şeftali
  • 2 tatlı kaşığı  mısır nişastası  
  • 2 çay bardağı şeftali suyu 
  • 2 kesme şeker





YAPILIŞI

Yumurta ve toz şekeri mikserle çırpın, sıvı yağı ve sütü ekleyerek tekrar çırpın son olarak un, kabartma tozu,vanilyayı eleyerek karışıma ekleyin ve tel çırpıcı ile karıştırın.


Tereyağ ile yağlanmış tart kalıbınıza karışımı boşaltın.


Önceden 150 derece ısıtılmış fırında 20-25 dakika kadar pişirin. (Keki fazla kızarmamasına özen gösteriyoruz.)

Kreması için tüm malzemesi soğuk olarak mikserle çırpıyoruz. Ben genelde böyle tart ve turtalara çok güzel bir pasta kremam var onu yapıyorum ama bu sefer kremayı  pişirme ve soğutma zamanım olmadığı için  bu kremayı tercih ettim inanın buda çok lezzetli oldu tadı aynı pastanedeki kremalar gibi bana da alternatif hızlı bir secenek oldu.  


Pişen tart keki soğuduktan sonra kalıbından çıkarıp servis tabağına alıyoruz  orasına çırptığınız kremayla dolduruyoruz. 




Şeftalileri kabuklarını soymadan ince bir şekilde dilimleyip kremanın üzerine yerleştirin.  



Tart jöle içinde şeftali suyunun içine nişastayı ve şekeri ekleyip, koyulaşıncaya kadar pişirip hafif ılıyınca meyvelerin üzerine bir fırçayla sürüyoruz.

Buzdolabında 2-3 saat dinlendirip,servis yapın. Afiyet olsun....

14 Eylül 2017 Perşembe

eliflivakitler

    BLOG AÇMA MACERAM.....


بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم 
Bismillahirrahmanirrahim......

Her şey kabaran banyo kapısını boyamak istememle başladı. Bilgisayarda bu konu hakkında gezinirken bir blogerrin boyama ve mobilya yenileme ile ilgili yazıları dikkatimi çekti derken bloğunu nasıl kurduğu ile ilgi yazıyı okudum o güne kadar ne blog nede bloggerlık hakkında bilgim vardı ertesi gün bir bakmışım bloğum olmuş... Tabi bilmiyorum neyin nesi tekrar blog aç deseler açamam.

İsim koyma aşamasında değişik isimler düşündük blogum için bu blogun ismi beni yansıtmalıydı ve eliflivakitler olmasına karar verdik ve başladım her şeyle ilgili yazmaya birde yazıların altında paylaşın ibaresi var yazdıklarımı da rastgele facebookta paylaşıyorum.... İlerleyen günlerde tebrik telefonları kutlamalar ben daha ne yaptığımın farkında bile değilim. Bloğun hayırlı olsunlar, nereden aklına geldi bu diyenler velhasıl baya motive oldum o hızla kurduğum ilk ay 22 paylaşımda bulunmuşum ne aklıma gelirse yazıyorum yada arkadaşlar eş dost öneriyor Elif baklavada paylaş, senin helvanda güzel olur onu da paylaş, annem dolma saralım kızım onu da yaz derken bloggerlıkta dördüncü senemizi doldurduk...
İyi de oldu benim için, içimdeki yazma cevherini çıkardı yaptığım bir yemeği paylaştım, tatilde yaşadıklarımı, sık sık yemek yediğimiz yeri yada gittiğim bir müzeyi paylaştım sizlerlerle bir nevi günlük oldu nede olsa benim yaşanmışlıklarımdı...




Bu blog çok renkli olan kişiliğimin sevdiğim bütün renkleri üzerinde barındıran bir palet oldu benim için paylaştığım yazılarımda resimlerim ...




Bence İnsanların bir uğraşları olmalı bir hobileri olmalı yaparken sevecekleri ve zihinlerini meşgul edecek bir sey gerçi benim birden çok ama kişilikle alakalı benim gibi çok yönlü bir kişilikseniz birden çok ilgi alanınız oluyor. 
















Bu büyük şehir hayatının sıkıntı ve sitresine kendimce böyle cephe aldım herhalde çevremdeki çoğu insan gibi depresyon illeti altında ezilip kalırdım yoksa ben yorgunlukta olsa birşeyle uğraşmayı tecih ettim ve nacizane bildiğim şeyleri birileriyle paylaşmak yada onlarla yazarak hasbihal etmek çok mutlu etti beni çevremdeki bazı insanların ne uğraşıyorsun, bu kadar işin arasında yoruluyorsun söylemleri arasında bu uğraş beni yormadı yazmak yaşam arasında adeta bir mola oldu benim için .


Bundan sonra Allah izin verdikçe yazmaya ve sizlerle paylaşımlar da bulunmaya devam edeceğim her zaman beni destekleyen ve arkamda olan aileme ve özellikle anneme teşekkürlerimi sunuyorum..
Beni her zaman ''Sen yaparsın anne.'' diye destekleyen, pıtırcığım küçük oğlağım Yusuf'umu da unutmadım tabi, sizleri çok seviyorum.

13 Eylül 2017 Çarşamba

PİNE CONES JAM RECİPE, ÇAM KOZALAĞI REÇELİ YAPILIŞI .... MUCİZEVİ İKSİR ....ŞİFA DEPOSU... ( ÇAM PEKMEZİ, ÇAM BALI)

بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم 
                      Bismillahirrahmanirrahim......


Tatildi bayramdı derken bir koşturmaca yirmi dört saat yetmiyor artık bana günlerimi uzatsak acaba ?


Bu arada son bahar geldi okulların açılmasıyla birlikte gelsin hastalıklar  ateşler, hapşırmalar, pıksırmalara bir nebze derman olacak şifa deposu olan kozalak reçelinin tarifini paylaşacağım sizlerle. İlk olarak televizyonda duyduğum kozalak reçelini aslında mayıs ayı sonunda henüz kozalaklar oluşmadan yapmak gerekirmiş ama internette yaptığım taramalarda Anadolu genelinde yapılan tariflerde ya yeşil kozalaklardan yada daha yaşlı kozalaklardan yapıldığını gördüm bende topladığım bu iki çeşitten yaptım seneye mayıs ayında da nasipse körpe olmamış kozalaklardan yaparız inşallah.

Reçel yapımına kozalak toplamakla başladım ama ağaçlar çok yüksek ve yeşil kozalaklara da ulaşmak çok zor uzun uğraşlardan  sonra düşe kalka bir körpe ağaç buldum yirmi kadar çok yeşil yirmi kadar da yeni olmuş kozalak topladım. 


Yapımı oldukça zahmetli ortalama pişirme aşamasından şişelere koyana kadar bir dört saatimi aldı ve elde ettiğim reçel oldukça azdı bende küçük şişelere koyup tadımlık şifa niyetine yaptığım bu ilk postayı dağıttım ve ikinci reçeller için kozalak arayışlarına başladım. 


Reçeli tadanlardan çok olumlu dönüşler oldu, reçelin tadını çok sevdiler hatta aynı çam balı diyenler oldu sahte bal yapanlar duymasın bu reçeli yapıp çam balı diye satabilirler. 










Kozalak reçeli, kozalak balı, kozalak pekmezi artık siz hangi adı derseniz biraz ondan bahsedeyim sizlere. 2000 yıllık bir geçmişi olan bu reçel Rusya'da ve uzak doğu tıppında yüzyıllardır sağlık ve güzellik için kullanılıyormuş bizde de çam ağaçlarıyla bezenmiş Bolu ilimizde yapımı oldukça yaygınmış.Solunum yolları hastalıklarına öksürük, astım, koah, bronşit tedavisinde kullanıldığı gibi balgam sökücü olarak nezle, grip ve diğer bulaşıcı hastalıklar da, depresyon tedavisinde ve vücudumuzu gençleştirmek gibi birçok faydası varmış. Ayrıca çağımızın zehri sigara kullananlar içinde bu zehrin zararlarını azaltıcı etkisi bulunuyormuş. 

Kozalak reçelini kullanmak için hasta olmanıza da gerek yok kullanıldığınız da cildinizi gençleştiriyor, vücudunuzun direncini arttırıp nezle, grip ve diğer bulaşıcı hastalıklara yakalanmadan koca bir kışı hastalıksız geçirmenizi sağlıyor.

Kozalak reçelinin kullanımı çok kolay ve lezzetli öğle tadı kötü ilaçlar gibi de değil isterseniz sabah aç karna bir yemek kaşığı yiyebilirsiniz, kahvaltılarda ailecek tüketebilir yada bir fincan çayınıza ekleyip afiyetle içebilirsiniz. 









KOZALAK REÇELİNİN YAPIMI 


MALZEMELER 
  • 20 adet kozalak 
  • limon tuzu
  • su
  • 5 bardak şeker
YAPILIŞI 






Kozalakları çok güzel ilk önce soğuk suyla daha sonra kaynar suyla yıkıyorsunuz.



















Yıkadığınız kozalakları tencerenize alıyorsunuz.(Sıcak suyla yıkanan kozalaklar reçineleri sayesinde yapış yapış oldu bir maşa yardımıyla tencereye alabilirsiniz.)

Üzerinin aşana kadar su ekliyorsunuz. Ben kozalakların üzeri kapandıktan sonra bir o kadar daha su ekledim.

Bir saat kadar kaynattım ve bu suyu beyaz bir tülbent yardımıyla süzdüm.

Süzdüğüm suyu bardakla ölçerek tencereye tekrar aldım. Beş bardak su oldu beş bardak şeker ekledim yani bire bir ölçü yaptım.






Kozalakları tekrar içine ekleyerek şurubu kaynatmaya başladım. Kıvam alan reçelin içine bir çay kaşığı limon tuzu ekleyerek bir on dakika daha kaynattım.(Bu aşamada limon tuzu yerine yarım limon da ekleyebilirsiniz ama reçelde kristalleşme yaptığı için limon tuzunu tavsiye etmiyorum.)



Kıvam biraz daha cıvık olabilirdi aslında ben kapatırken normal reçel kıvamındaydı içindeki reçineden olsa gerek soğuyunca bal kıvamını aldı. 
Henüz reçel sıcakken bir kozalağı kavanozun içine koyup üzerine reçel ekleyip sıkıca kapatıyoruz. (Kavanozun içine koyduğumuz kozalak reçele durdukça özünü bıraksın diye istemezseniz koymayabilirsiniz.)

Afiyet şifa olsun....

12 Eylül 2017 Salı

ÇAM KOZALAĞINDAN YOĞURT MAYALAYALIM


بِسْــــــــــــــــــــــمِ اﷲِارَّحْمَنِ ارَّحِيم 



                      Bismillahirrahmanirrahim...... 
Eliflivakitlerde yeni bir yoğurt tarifi daha paylaşacağım sizlerle. Bu mayalama Anadoluda yüzyıllardır uygulanan bir yöntem özellikle Eskişehir ilimizin bazı köylerinde çok meşhurmuş çam kozalağını tercih etmelerinin nedenlerinden biri öncelikle yoğurdun doğal olması geç bozulması ve çamın kendine has aromasıyla da yemesi çok lezzetli ve bu yoğurtla yapılan ayranın da ferahlatıcı olmasıymış.



Bende Şifali Çam Kozalağı Reçeli yapmak için hazır elimde kozalaklar varken çoktandır yapmak istediğim yoğurdu deneyip sizinle paylaştım. 
Kurumuş kozalaklardan yoğurt mayalayabilirmişsiniz ama yeşil olanlardan daha çok verim alabilirmişsiniz bendeki kozalaklar da yeşildi zaten.
Bundan sonrası bildiğimiz yoğurt mayalama .







MALZEMELER

  • 500 ml süt
  • Bir küçük kozalak

YAPILIŞI




Çam kozalağını güzelce sıcak suyla yıkayın.










Sütü mayalanma ısısına getirin.


Çam kozalağınızı kabınıza koyun üzerine sütünüzü döküp, mayalanması için kaldırın.(Ortalama bir kozalakla 1 ila 3 kilo sütü mayalayabilirsiniz.)
Ben mayalanma aşamasında fırına kaldırıyorum siz isterseniz kabınızı sarıpta mayalaya bilirsiniz.
Bu şekilde ortalama bir gece bekletiyoruz. ( Ben akşam sekiz de yaptım sabah yedide açtım.)
Sabah açtığımız da oldukça kıvamlı bir yoğurtla karşılaşıyorsunuz.
Yoğurdunuzu buzdolabına kaldırıp en az 2 saat sonra tüketebilirsiniz.


Benim yoğurdum çok güzel tuttu zannedersem çamın içindeki reçine kıvam konusunda yardımcı oluyor. Lezzeti de oldukça güzel, ben denemek için yarım kiloluk bir kavanoza yaptığım için aroması biraz fazla geçmiş yoğurda ama süt miktarı fazla olsa lezzet dahada oturacak yada ayran yaptığınızda daha nefis bir tat elde edeceksiniz. . Siz de doğal yoldan maya bulamayacağınız bir yerdeyseniz yakınlarda da bir çam ağacı varsa bakkaldan aldığınız hazır yoğurt yerine çam kozalağıyla mayalamanızı öneririm. Bence denemeye değer, güzel aromatik bir yoğurt oldu. Sağlıkla afiyetle inşallah.